Pansiyonlar
Oteller Diyarı

'Burdur Gölü'nün gözyaşları'

Yaşam (AA) - Anadolu Ajansı | 11.11.2025 - 10:02, Güncelleme: 11.11.2025 - 10:02 50 kez okundu.
 

'Burdur Gölü'nün gözyaşları'

'Burdur Gölü'nün gözyaşları'
Mehmet ÇINAR/BURDUR, (DHA)- BURDUR Lisinia Doğa Yaşam Alanı kurucusu Öztürk Sarıca, Burdur Gölü’ndeki çekilmenin son yıllarda hızla arttığını belirterek, “Önce gölün içinden çıkan suları görüyorduk, şimdi ise çekilmenin ardından göl kenarlarında kalan küçük su öbeklerini, adeta gölün gözyaşları gibi görüyoruz" dedi. Türkiye'nin en önemli doğal göllerinden Burdur Gölü'ndeki kuraklık son yıllarda hızlandı. Gölün sığ olan doğu tarafında görülen su çekilmeleri, son yıllarda kuzeyinde de ciddi ölçüde arttı. Ayrıca gölün derin kısımları olan batı ve güneyinde de su çekilmelerinin izleri giderek büyüyor. Gölün özellikle kuzey bölgelerinde su çekilmiş alanlardan geriye kalan ve 'Burdur Gölü'nün gözyaşları' olarak nitelendirilen küçük su öbekleri ile 10 yıl önce etrafı suyla kaplıyken çekilen sularla karada kalan küçük adacık, DHA ekibi tarafından görüntülendi. 2005 yılında ailesinden 5 kişiyi kanserden kaybettikten sonra doğa ve insan sağlığını korumak amacıyla Burdur Gölü kenarındaki Lisinia projesini başlatan Öztürk Sarıca, susuz ve kimyasal ilaçlardan uzak tarım uygulamaları üzerine birçok çalışma yaptı. Sarıca, Burdur Gölü'nde son yıllarda daha da artan su kaybına dikkati çekti. BURDUR GÖLÜ YOK OLACAKLisinia Doğa Yaşam Alanı kurucusu Öztürk Sarıca, “Doğamızı, insanların sağlığını korumak, gelecek nesillere temiz bir doğa bırakmak amacıyla 9 alt projeyle çalışmalarımıza başladık. Günümüzde üzerinde en çok durduğumuz ve hala başaramadığımızı düşündüğümüz proje, sular ve Burdur Gölü'yle ilgili projemiz. O günden beri gelecek nesillere hiç değilse içme sularının bırakılabilmesi, temiz doğa bırakılması için sürekli uyarılarda bulunuyoruz. Her geçen gün suların azalacağı, Burdur Gölü'nün çekileceği, yok olacağı ve bu durumun ileride çok ciddi sağlık sorunlarına yol açacağı konusunda uyarılarımız devam ediyor" diye konuştu. SUYUN YÜZDE 75'İ MISIR VE YONCA ÜRETİMİNE GİDİYORŞu ana kadar çok da ciddi çalışmalar yapılmadığını belirten Sarıca, “Göller Yöresi özellikle büyükbaş hayvancılık konusunda ciddi üretimin olduğu bir bölge. Bu bölgede mısır, yonca üretimi had safhalarda. Dolayısıyla suların yüzde 75'i maalesef büyükbaş hayvancılıkta mısır, yonca üretimi için kullanılıyor. Oysaki alternatif üretim modelleri noktasında küçükbaş hayvancılıkla ilgili burada çalışmalar yaptık. Türkiye'nin ve dünyanın en etçi ikinci ırkı olan Honamlı keçilerini çoğaltıp, etrafa dağılımlarını sağladık" ifadelerini kullandı. SUSUZ TARIM VE LAVANTA ÖRNEĞİTasarruflu su, damla sulamayla yetişebilen gül tarımı ve susuz yetişen aromatik bitkilere yönelik çalışmalarını anlatan Öztürk Sarıca, “Susuz tarım ve yağmur tarım modellemeleriyle şu an 3 bin dekarlık alanda lavanta, kekik, ada çayı ve 34 ıtri bitkinin üretimini yapıyor ve bunları nihai ürünlere kadar dönüştürüyoruz. İnsanlar özellikle görsel bahçelerimizi gelip gördüklerinde bundan etkilensinler, katma değeri yüksek ürünlere geçsinler ve bir an evvel onlar da bu konuda katkı sunsunlar isteğiyle her geçen gün çalışmalarımızı artırarak devam ettiriyoruz" dedi. ADA KARADA KALDI2014 yılında Burdur Gölü'ne Hayat Verelim Derneği ile birlikte çektikleri 'Göle Yas' belgeselini hatırlatan Sarıca, “O sıralarda Burdur Gölü'nün içinde olan, şu an göl dışında kalan ada, maalesef doğudan hızlı bir şekilde çekilen Burdur Gölü'nün, artık batı, kuzeyden de çok hızlı bir şekilde çekilmiş olduğunu bize gösteriyor. Önümüzdeki yıllarda bu çekilme çok hızlı bir şekilde devam edecek. Burdur Gölü artık her tarafından çekilmeye başlayacak" diye konuştu. KİRLİLİK VE SAĞLIK PROBLEMLERİGöllerin çekilmesiyle kapalı havzalarda, özellikle orada biriken kirliliğin, tozlarla ve yağmurlarla ciddi sağlık problemleri oluşturacağına dikkati çeken Öztürk Sarıca, “Akciğer problemleri, pek çok hastalığa sebep olacak. Ve bunun yanında Burdur Gölü'nü kaybetmek, görselde bir kayıp değil sadece. Aynı zamanda gelecek nesillerin içme sularının da kaybı. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda sadece tarımsal amaçlı suları bölge kaybetmiş olmayacak. Bunun yanında gelecek nesillerin içme sularını hatta günümüz şartlarındaki içme sularını artık kaybetmiş olacak" ifadelerini kullandı. SUSUZ TARIM DESTEĞİ İÇİN ÇAĞRIKamunun damla sulama konusunda çok ciddi destek verdiğini ama yeterli olmadığını dile getiren Sarıca, “Şu anda suda yetişen tıbbi aromatik bitkilerin ciddi anlamda Türkiye'de desteği yok. Katma değeri yüksek olan tıbbi aromatik bitkilerin tüm Türkiye'de desteklenmesi ve bu destekler kapsamında çiftçilerin büyük kısmının bu tür bitkilere geçerek en azından daha az su tüketerek tarımsal faaliyetlerine devam etmesi gerekiyor. Bunun yanında özellikle susuz tarımın tüm Türkiye'de bir an evvel desteklenmesi gerekiyor. Destekler kapsamında belki bir miktar suyumuzu gelecek nesillere aktarabiliriz" dedi. GÖL ARTIK DERİN KISIMLARDAN DA ÇEKİLİYORGölde çekilmelerin son 3-4 yıldan beri artarak devam ettiğine vurgu yapan Öztürk Sarıca, “Sığ bölgelerdeki çekilmeleri daha önce görüyorduk. Özellikle gölün batısında, derin kısımlardaki çekilmeler de gözle görülür hal almaya başladı. Her gün ne kadar çekildiğini gözle görmek için bile gölün kenarına gitmenize gerek kalmıyor. Uzaktan baktığınızda bile Burdur Gölü'nün her tarafından hızla çekildiğini görebiliyorsunuz" diye konuştu. TARIMDAKİ SU TÜKETİMİ ARTTI İklim değişikliği, yağmur rejimlerinin değişmesi, kar yağmıyor olması ve insan faktörünün etkileriyle Burdur Gölü'nün çok hızlı bir şekilde çekildiğini dile getiren Sarıca, şöyle devam etti: “Derelerden sular akmıyor, eski kar yağışları yok ve düzensiz yağışlar var. Hal böyleyken tarımda insanlar artık gölet sularını ve taban suyunu sondajlarla kullanmaya başladı. Dolayısıyla özellikle son 2-3 yılda çekilmeler o yüzden çok daha hızlı. Çünkü tarımdaki su tüketimi arttı. Önceki yıllarda göl içinden çıkan ve gözle gördüğümüz suları, şimdi göl çekildiği için göl kenarlarında, gölün gözyaşları şeklinde görüyoruz. Ve bir süre sonra o suların da çıkmadığını göreceğiz. Gölü besleyen doğal kaynaklar tamamıyla bitme noktasına gelmiş durumda." (DHA)FOTOĞRAFLI
'Burdur Gölü'nün gözyaşları'

Mehmet ÇINAR/BURDUR, (DHA)- BURDUR Lisinia Doğa Yaşam Alanı kurucusu Öztürk Sarıca, Burdur Gölü’ndeki çekilmenin son yıllarda hızla arttığını belirterek, “Önce gölün içinden çıkan suları görüyorduk, şimdi ise çekilmenin ardından göl kenarlarında kalan küçük su öbeklerini, adeta gölün gözyaşları gibi görüyoruz" dedi.

Türkiye'nin en önemli doğal göllerinden Burdur Gölü'ndeki kuraklık son yıllarda hızlandı. Gölün sığ olan doğu tarafında görülen su çekilmeleri, son yıllarda kuzeyinde de ciddi ölçüde arttı. Ayrıca gölün derin kısımları olan batı ve güneyinde de su çekilmelerinin izleri giderek büyüyor. Gölün özellikle kuzey bölgelerinde su çekilmiş alanlardan geriye kalan ve 'Burdur Gölü'nün gözyaşları' olarak nitelendirilen küçük su öbekleri ile 10 yıl önce etrafı suyla kaplıyken çekilen sularla karada kalan küçük adacık, DHA ekibi tarafından görüntülendi.

2005 yılında ailesinden 5 kişiyi kanserden kaybettikten sonra doğa ve insan sağlığını korumak amacıyla Burdur Gölü kenarındaki Lisinia projesini başlatan Öztürk Sarıca, susuz ve kimyasal ilaçlardan uzak tarım uygulamaları üzerine birçok çalışma yaptı. Sarıca, Burdur Gölü'nde son yıllarda daha da artan su kaybına dikkati çekti.

BURDUR GÖLÜ YOK OLACAK

Lisinia Doğa Yaşam Alanı kurucusu Öztürk Sarıca, “Doğamızı, insanların sağlığını korumak, gelecek nesillere temiz bir doğa bırakmak amacıyla 9 alt projeyle çalışmalarımıza başladık. Günümüzde üzerinde en çok durduğumuz ve hala başaramadığımızı düşündüğümüz proje, sular ve Burdur Gölü'yle ilgili projemiz. O günden beri gelecek nesillere hiç değilse içme sularının bırakılabilmesi, temiz doğa bırakılması için sürekli uyarılarda bulunuyoruz. Her geçen gün suların azalacağı, Burdur Gölü'nün çekileceği, yok olacağı ve bu durumun ileride çok ciddi sağlık sorunlarına yol açacağı konusunda uyarılarımız devam ediyor" diye konuştu.

SUYUN YÜZDE 75'İ MISIR VE YONCA ÜRETİMİNE GİDİYOR

Şu ana kadar çok da ciddi çalışmalar yapılmadığını belirten Sarıca, “Göller Yöresi özellikle büyükbaş hayvancılık konusunda ciddi üretimin olduğu bir bölge. Bu bölgede mısır, yonca üretimi had safhalarda. Dolayısıyla suların yüzde 75'i maalesef büyükbaş hayvancılıkta mısır, yonca üretimi için kullanılıyor. Oysaki alternatif üretim modelleri noktasında küçükbaş hayvancılıkla ilgili burada çalışmalar yaptık. Türkiye'nin ve dünyanın en etçi ikinci ırkı olan Honamlı keçilerini çoğaltıp, etrafa dağılımlarını sağladık" ifadelerini kullandı.

SUSUZ TARIM VE LAVANTA ÖRNEĞİ

Tasarruflu su, damla sulamayla yetişebilen gül tarımı ve susuz yetişen aromatik bitkilere yönelik çalışmalarını anlatan Öztürk Sarıca, “Susuz tarım ve yağmur tarım modellemeleriyle şu an 3 bin dekarlık alanda lavanta, kekik, ada çayı ve 34 ıtri bitkinin üretimini yapıyor ve bunları nihai ürünlere kadar dönüştürüyoruz. İnsanlar özellikle görsel bahçelerimizi gelip gördüklerinde bundan etkilensinler, katma değeri yüksek ürünlere geçsinler ve bir an evvel onlar da bu konuda katkı sunsunlar isteğiyle her geçen gün çalışmalarımızı artırarak devam ettiriyoruz" dedi.

ADA KARADA KALDI

2014 yılında Burdur Gölü'ne Hayat Verelim Derneği ile birlikte çektikleri 'Göle Yas' belgeselini hatırlatan Sarıca, “O sıralarda Burdur Gölü'nün içinde olan, şu an göl dışında kalan ada, maalesef doğudan hızlı bir şekilde çekilen Burdur Gölü'nün, artık batı, kuzeyden de çok hızlı bir şekilde çekilmiş olduğunu bize gösteriyor. Önümüzdeki yıllarda bu çekilme çok hızlı bir şekilde devam edecek. Burdur Gölü artık her tarafından çekilmeye başlayacak" diye konuştu.

KİRLİLİK VE SAĞLIK PROBLEMLERİ

Göllerin çekilmesiyle kapalı havzalarda, özellikle orada biriken kirliliğin, tozlarla ve yağmurlarla ciddi sağlık problemleri oluşturacağına dikkati çeken Öztürk Sarıca, “Akciğer problemleri, pek çok hastalığa sebep olacak. Ve bunun yanında Burdur Gölü'nü kaybetmek, görselde bir kayıp değil sadece. Aynı zamanda gelecek nesillerin içme sularının da kaybı. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda sadece tarımsal amaçlı suları bölge kaybetmiş olmayacak. Bunun yanında gelecek nesillerin içme sularını hatta günümüz şartlarındaki içme sularını artık kaybetmiş olacak" ifadelerini kullandı.

SUSUZ TARIM DESTEĞİ İÇİN ÇAĞRI

Kamunun damla sulama konusunda çok ciddi destek verdiğini ama yeterli olmadığını dile getiren Sarıca, “Şu anda suda yetişen tıbbi aromatik bitkilerin ciddi anlamda Türkiye'de desteği yok. Katma değeri yüksek olan tıbbi aromatik bitkilerin tüm Türkiye'de desteklenmesi ve bu destekler kapsamında çiftçilerin büyük kısmının bu tür bitkilere geçerek en azından daha az su tüketerek tarımsal faaliyetlerine devam etmesi gerekiyor. Bunun yanında özellikle susuz tarımın tüm Türkiye'de bir an evvel desteklenmesi gerekiyor. Destekler kapsamında belki bir miktar suyumuzu gelecek nesillere aktarabiliriz" dedi.

GÖL ARTIK DERİN KISIMLARDAN DA ÇEKİLİYOR

Gölde çekilmelerin son 3-4 yıldan beri artarak devam ettiğine vurgu yapan Öztürk Sarıca, “Sığ bölgelerdeki çekilmeleri daha önce görüyorduk. Özellikle gölün batısında, derin kısımlardaki çekilmeler de gözle görülür hal almaya başladı. Her gün ne kadar çekildiğini gözle görmek için bile gölün kenarına gitmenize gerek kalmıyor. Uzaktan baktığınızda bile Burdur Gölü'nün her tarafından hızla çekildiğini görebiliyorsunuz" diye konuştu.

TARIMDAKİ SU TÜKETİMİ ARTTI

İklim değişikliği, yağmur rejimlerinin değişmesi, kar yağmıyor olması ve insan faktörünün etkileriyle Burdur Gölü'nün çok hızlı bir şekilde çekildiğini dile getiren Sarıca, şöyle devam etti:

“Derelerden sular akmıyor, eski kar yağışları yok ve düzensiz yağışlar var. Hal böyleyken tarımda insanlar artık gölet sularını ve taban suyunu sondajlarla kullanmaya başladı. Dolayısıyla özellikle son 2-3 yılda çekilmeler o yüzden çok daha hızlı. Çünkü tarımdaki su tüketimi arttı. Önceki yıllarda göl içinden çıkan ve gözle gördüğümüz suları, şimdi göl çekildiği için göl kenarlarında, gölün gözyaşları şeklinde görüyoruz. Ve bir süre sonra o suların da çıkmadığını göreceğiz. Gölü besleyen doğal kaynaklar tamamıyla bitme noktasına gelmiş durumda." (DHA)

FOTOĞRAFLI

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sanalantalya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.